Her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda en basit açıklama doğruya en yatkın olandır.
Bilgi toplumunda yaşadığımızı kabul ettiğimiz şu son yıllarda toplumsal dinamiklerimizin temellerinde bilimsel bilgiye felsefi düşüncelere ve kanıta dayalı çıkarımlara daha çok rastlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Oysa toplumun değer yargıları düşünüş biçimi ve eylemlerine açıklama olarak geliştirdiği nedensel hipotezler veriye dayalı ve bilimsel olmaktan uzak; kanıya kanaate ya da inanca dayalı dogmalar olarak karşımıza çıkmaktalar.
Ockham'ın Usturası toplumsal pratiklerin rasyonelleştirilmesinden korkunun çekiciliğine toplum mühendisliğinden ölümsüzlük arayışlarına kadar pek çok farklı açıdan yaklaşarak toplum üzerinde kanıların kanaatlerin ve inançların ne kadar kökleşmiş ne kadar etkili ve ne kadar belirleyici olduğunu çözümlemeye çalışıyor.