Kahve ne kadar da sıcak! Bir süre beklemeliyim. Para atarak içecek alıyorsan sonuç matematik gibi bir kesinlik içeriyor. Sıcak düğmesine basıyorsan sıcak soğuk istiyorsan soğuk. Ortası yok. Gerçeklerin de ortası olmaz bir şey ya vardır ya yoktur. Bu yüzden ürpertiyorlar insanı; makinalar da gerçekler de. Şimdi burada bir garson olsaydı mesela ''şu kahveyi biraz ılıtabilir misiniz?'' derdim. Ama bu dilsize ılıttırmak istesem soğuk suya basacağım ayarı fazla kaçacak garsonların ayarladığı gibi olmayacak. En iyisi kendiliğinden ılımasını beklemek. İnsan çalışmayan sadece makinaların hizmet ettiği yerler ne kadar yalnız.
Üşüyorum ama eldivenle de fincan tutulmuyor ki öteki elimdeki kalsın bâri. Çıplak elle tuttuğuma değdi fincan sayesinde elim ısındı biraz. Nişan yüzüğüm olmadan ne kadar da cılız görünüyor!
Türk öykücülüğüne yeni bir soluk getireceğine inandığımız Jülide Emre'nin ilk kitabı "Hafta Sonu Sevişmeleri"ni okurlarımıza gururla sunuyoruz.