İnsanlık tarihinin önemli dönüm noktalarıyla büyük çatışmalar arasındaki ilişkinin tekerrür etmemesi temennisi geçen yüzyıl boyunca dünyanın dört bir yanında sürekli dile getirildi. Ancak yine de her felaketten sonra içilen "bir daha asla" yeminleriyle yeşeren umutların savaş meydanlarından yükselen alevler tarafından kül edilişi engellenemedi. Bu hazin hakikate dair hafızamız yeni kritik eşiklere yaklaştığını gördüğümüz dünya sistemindeki dönüşümü kaygıyla izlememize yol açıyor. Suriye savaşı yerel ve bölgesel bağlamlarının yanı sıra bu küresel dinamiklerle etkileşimi sebebiyle de bir çağ yangını/yangınla çağ değişimi sürecinin önemli sahneleri arasına girmiş vaziyette.
Suriye devletinin iç ve dış politikasını değişik yönleriyle ele aldığımız bu çalışma işaret ettiğimiz özel tarihsel bağlam sebebiyle yeni anlamlar kazanıyor. Kendisini "dün"le bağlantı içinde kuran ve "yarın"ı anlamak isteyenlerin sayfaları karıştırdıkça önlerinde açılan pencereleri fark edeceklerini ümit ediyoruz.