Katharine Burdekin'in 1934'te Murray Constantine takma adıyla yayımladığı romanı Mağrur Adam uzak bir geleceğin barışçı toplumundan 1930'ların İngiltere'sine atılmış sahici "Birey"in bakış açısından anlatılır.
Sınıf ve cinsiyet ayrımlarının bulunmadığı çift-cinsiyetli kendi kendini dölleyen vejetaryen bir toplumdan gelen "Birey" önce kadın sonra erkek kimliğiyle aralarında dolaştığı kendisine "alt-insan" olarak görünen yaratıkların dünyasını mesafeli bir bakışla çoğu zaman şaşırarak yorumlar.
Alt-insanlar hayvani bilinçsizliklerini kaybetmişler ama gerçek insan bilincine de ulaşamamışlardır. Bu gerginlik sonu gelmez bir çatışmaya ve suçluluk duygusuna sebep olmaktadır.
İnsana özgü bir şey olmadığı için ayrıcalığı insani olarak açıklamak pek mümkün değil. Ancak alt-insanlar hayvanlardan daha iyi olduklarına inandıkları gibi bazı alt-insanların ... daha değerli olduğuna da inanırlar. Bu daha iyi olma kavramına ayrıcalık derler ve bu da genellikle ayrıcalıklı olmayanların sahip olduğundan daha büyük bir maddi konfor daha çok güç özgürlük ve alt-insanların mutluluk dediği şeyi elde etmek için daha büyük şans demektir.