HOŞGELDİN BEY'İM
sen ki çekecek bir keşke dilimde
cemreler düşürürcesine
halatlarla tutunurmuş sevdalar şehirlere
yokluğuna yazılı üç beş nöbetlerinde
keskin sevilerin şarabı yüzyıllık mıydı ellerinde
beyim
içersem o meyi
bilmez misin
sessiz bir feryat akar iliklerime
bilmez misin beyim
bir mızrabın ucunda sallanır boynum
tenine özlem yıkar bentlerimi
bir isyanla kurulur yeni şehirler
sen zenginliğinde
ben kıtlığında
anlar zaman sensiz öldüren celseler sonunda haksızlığını
geceyi sarar buruşturulmuş sevdalar
deliresi hatıralar
eşele eşele kül çıkar sokaklarından
şu yavan şehrin
cebren ırzına geçtiğim gün kararır sensizlikte
kasıklarda yarım yapıldak sevişmeler eksikliğinde
şehir ayaklanır
ay tutulur
göz kekeler daldıkça hayaline
delişmen çağlar Meryem bakirliğinde ırmaklar
yokluğunu resmettiğim kollarımda
acı tınısıyla mızrabım ağlar
cismini zikrettiğim topraklardan sürüklenirim
aşkın ecdadına
ismini astığım son tapınak uyanıp şehre yürüdüğünde
açılır cennet kapıları
açılır sana
hoşgeldin beyim
hoşgeldin