Eğitimimiz toplumumuz var olduğundan beri pek çok sorunla günümüze kadar gelmiştir. Bu sorunların biri çözülürken bir diğeri başlamıştır. Bu aslında normaldir. Pek çok ülkenin toplam nüfusu kadar bizim öğrenim gören öğrencilerimiz vardır. İllaki sorunlar olur. Ancak eğitimi bir sorun yumağı olarak algılamamız kabul edilir bir durum değildir. Eğitim paydaşlarının her birinin eğitim ile ilgili şikâyet edeceği bir konu mutlaka vardır. Ne yazık ki artık bu şikâyetlerden haz alır duruma bile gelmişizdir. Popper bilimi şöyle tarif eder: Bilim doğrulamak değil yanlışlamaktır. Yani doğruya doğru demenin çok da bir anlamı yoktur. Bizlere yeni sonuçlar kazandıracak olan yanlışlayabildiğimiz doğrulardır. Bu kitabı kaleme alırken çıkış noktası yaptığım bu anlayışla eğitimi sorun bağlamında ele aldım. Ancak karamsarlıktan arındırmak için de karikatürleri yani mizah ögesini işin içine kattım. Mizah bir olayı yorumlamanın en nazik yoludur. Farklı bakış açılarını ortak bir sinerjiye dönüştürmenin de aynı zamanda. Bu da yetmedi. Her bir karikatüre alegorik şiirler ekleyerek anlamı zenginleştirmeye çalıştım. Alegori; mecaz benzetme eğretileme sanatlarının temelini oluşturan ve okuyucunun sezgilerini kullanarak kişisel anlamlara ulaştığı anlatımlardır. Okuyucuyu görüşün ötesine götürecek ve buradan kendine has gizli bir anlama kavuşturacak bir anlatım biçimidir. Eğitime bakış açılarını en saf olarak böyle ortaya koyabileceğimi düşündüm. Sonuç olarak eğitimimizdeki sorunlar kişiden kişiye kurumdan kuruma göre değişir ve çok da artabilir. Ancak eğitim sorunsalına karamsar bakmak çözümsüzlük için içimizi karartmak yerine belki de bölgesel kişisel tikel çıkarımlarda bulunmak karanlığa her seferinde yeniden ışık yakmak olacaktır.