İstanbul Çocukevi ve Tuzla Çocuk Kampı (namıdiğer 'Kamp Armen') Anadolu'dan İstanbul'a gelen kimsesiz yoksul çocuklar için yalnızca birer yuva olmakla kalmamış onlara 'yitip gitme' tehlikesine karşı hayata kimlikleriyle tutunup geleceğe yürüme imkânı sunmuştu. Kamp Armen'e Giden Yol Çocukevi'nin ve Kamp Armen'in kuruluşundan kapatılışına uzanan çeyrek yüzyıllık bir süreci bu özverili ve kolektif çabanın başmimarı olan Hrant Güzelyan'ın sade ve samimi üslubuyla aktarıyor. Güzelyan 'artakalanların hikâyesi'ni anlattığı bu otobiyografik çalışmayla Türkiye'nin yakın tarihinin gizli kalmış noktalarından birine ışık tutuyor.
"Bazen komşulardan bazıları yürüyüşe çıktıklarında içeri girme hakları olmamasına rağmen grupça gelir bize selam verme bahanesiyle kampı gezerlerdi.
Genellikle "Bu çocuklar nereden geldiler?" "Burada Ermenice mi öğreniyorlar?" gibi sorular sorarlardı. Salonun demir kapısının üzerine binanın tam alnına yerleştirdiğimiz o kocaman rengârenk harflerle yazılmış tabelayı dikkatle incelerlerdi:
'ARMENAKLAR ARMENUHİLER
KAMP ARMEN'E HOŞGELDİNİZ'
Bu satırları bir cumartesi günü kartonlardan kestiğim harflerle hazırlamıştım. Ertesi sabah Getronagan Korosu sahil yolundan kampa gelecekti. Koro üyeleri salona doğru yürüdükleri sırada bu yazıyı göreceklerdi. O yazı senelerce orada durdu; ta ki Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü binasında beş kişi bana gözlerim kapalı halde işkence edene dek..."