XX. yüzyılın en önemli Çekoslovak yazarlarından biri olan Karel Čapek'in bu eserinden bahçecilikle ilgisi olan olmayan herkes zevk alacaktır kuşkusuz çünkü bu eser bir bahçıvanın bir yıl boyunca yaşadıklarını anlatırken sıradan bir bahçecilik kitabının çok çok ötesine geçmiş Čapek'in gözlem gücünün nüktedanlığının ve zekâsının leziz bir örneğini sunmuştur. Okuyucu umudun iyimserliğin bahçecilikteki muazzam önemine şaşacak bahçıvanın şekilden şekile girdiği hâlleri gördükçe bol bol gülümseyecek.
Bahçeyi sulamak basit bir iş olarak görülebilir özellikle su hortumunuz varsa ancak hortumun hain ve tehlikeli bir yaratık olduğu hemen anlaşılır. Eğer evcilleştirilmemişse kıvranır zıplar sıçrar; altına suyu bırakarak coşku içinde kendisinin yarattığı çamura dalıp sulama yapmayı düşünen insana saldırır ayaklarına dolanır. Muhakkak üstüne basmak lazım; birden havaya kalkar ve insanın beline boynuna dolanır. Kurban âdeta bir piton yılanıyla boğuşurken bu canavar pirinçten ağızlığını yukarıya doğru çevirir ve pencereye yeni yıkanmış perdelere kuvvetlice su fışkırtır. Mutlaka enerjik bir şekilde başından tutup mümkün olduğu kadar onu gereceksiniz. Canavar acıyla kıvranırken suyu ağızlıktan değil hidranttan ve bedeninin ortasındaki bir yerlerden püskürtmeye başlar. Onu evcilleştirmek için en başta üç kişiye ihtiyaç vardır; daha sonra herkes savaş alanını kulaklarına kadar çamura bulanmış bir hâlde terk eder.