İnsanın beslenme ısınma barınma gibi doğal ihtiyaçlarını gidermek için varlığına ihtiyaç duyulan ateş görüntüsü yakıcılığı ve yok ediciliği gibi yönleriyle de insanı korkutan bir mahiyete sahiptir. Ateşe olan ihtiyaç ve ateşten duyulan korku bu varlığa karşı korkuyla karışık saygıyı oluşturmuş ve kutsiyet kazandırmıştır. Ateşin insan hayatındaki bu rolü ateşin yandığı yer olan "ocak"ın da etrafında birtakım inanış ve uygulamaların oluşmasına ve ateş gibi "ocak"ın da kült haline gelmesine neden olmuştur. "Ocak" "ateşin yakıldığı yer" olarak ilk ve somut anlamıyla çoğunlukla ateşi de kapsar şekilde kullanılmakla birlikte etrafında soyut manalar da şekillenmiştir. "Ocak" dendiğinde hem bir ailenin barındığı "ev yurt" hem de o ailenin geçmişteki atalarından gelecekteki kuşağına uzanan "soy"u anlaşılmaktadır. Soyla bağlantılı olarak Alevi-Bektaşi kültüründeki "dede ocakları" ile halk hekimliğindeki "ocaklar" da "ocak"ın bu geniş anlam dünyası içerisinde değerlendirilmektedir.