Şiir varlıkların ötesinde bir yerde
Herkes gibi baktığımızda orada duran birçok varlığın karmaşasında kayboluruz. Baktığımız yerde neyi görmek istiyoruz. Neydi aradığımız.
Fotoğrafın somutluğundan şiirin soyutluğuna bürünebilmek belki de.
Fotoğraflar bazen dış dünyamıza bazen iç âlemimize yolculuğumuza açılan kapımızdır. Bir fotoğrafa bakarak orada neler yaşandığını görürüz çoğu zaman. Bunlar öykülerdir. Bir de fotoğrafın iç dünyaya açılan kapısından geçeriz ki o zaman kelimeler anlamlarını yitirip şiiri giyinirler.
Bir papatyanın yüzünde masumiyeti bir gülün kokusunda sevgiliyi bir kadının alnına düşen çizgilerde feleğe olan isyanı görebilmekti şiir. Yalnızlığı umudu dostluğu aşkı ihaneti hasreti vuslatı öfkeyi acımayı kısacası acıları ya da mutlulukları hissettiğimiz dilde sözcüklere dökebilmekti.
Kadrajıma sığdırdığım dünyayı şiire dönüştürebilmek için FOTOĞRAFLARDAN DÜŞEN SÖZLER'i yakalamaya çalıştım.
Duvara asılı bir tüfek gördüğümde aklıma ilk gelen şey ölüm olmalıydı ama ben oynanan oyunları büyüyen çocukları düşünüyordum. Ölümden daha acıydı onların masumiyetini çalmak.
Ne oyunlar oynandı
Kırıldı kuşların kanadı
Parmakları büyürken çocukların
Avuç avuç kanadı oyuncakları
Şimdi
Beyaz güvercine ağır gelen zeytin dalı
Temizler mi dünyayı?
Şerife Çınar