Thomas Bernhard hayatının en karanlık en kısıtlayıcı ve kurucu dönemlerine tanık etmeye devam
ediyor okuru. İkinci Dünya Savaşı sonrasının baskıcı ve boğucu atmosferinde verem gibi ölümcül bir
hastalıkla boğuşmak hem kendini hem de toplumu sorgulatan bir deneyim haline dönüşmüştür.
Bernhard son derece ilkel koşullarda toplumun çeşitli kesimlerinden insanlarla birlikte ölümü
beklerken doktorların ve onların hem bilgisiz hem duygusuz yaklaşımlarının yanlış teşhis ve
tedavilerinin kendinde her anlamda yarattığı hasara karşı koyabilme gücünü yine kendinden alacaktır.
Azim ve kararlılıktan ziyade doktorlarda simgeleştirdiği toplumsal tiksinti ve nefretle beslenen
çelişkili bir ruh halidir onunki. Yine de kendini iyileştirme kendini kurma ve yeniden yaratabilme;
genç hasta ve yalnız Thomas'ı Thomas Bernhard yapan en önemli adım olacaktır.