Muhammed Rabbine aşıktı.
Dediler ki; Sana servet verelim Mekke'nin en güzel kızını da üstüne. Daha mı gel bir de seni reis yapalım şehrimize. Ama aşkının gül tohumlarını bırak. Bize yaşadığımız dikenlerin güzelliğini yaşat. Biz dikenleri sevdik gülün kokusuyla yaşayamayız. Hele onun narinliğini kaldıracak kadar yufka değildir yüreğimiz.
Hafif bir tebessüm belirdi aşık Muhammed'in dudaklarında. "Değil dünya servetlerini bir elime güneş diğerine ay verilse ve kainat bana tahsis edilse O'nun bir tebessümüne değişmem" dedi. "Öldürürüz" dediler. "Olsun ölüm sevgiliye giden yoldur." dedi. Sürgün ederiz seni doğduğun şehirden dediler. "Olsun O'nun adına sürgün sevdadır bana. Her hicret yeni bir doğumdur. Asıl hicret O'na doğru bir yoldur" dedi.Gül Muhammed aşkına yol aldı ve yol O'na vardı. Aşık Muhammed'in adı dillerde gül sevdası kaldı. Ona aşık olanlar hep yücelere vardı. Gül tohumunu nefretin kurutucusu kıldı.
Selam olsun aşık Muhammed'e ve Muhammed'e aşık olanlara.