Kim diyebilirdi ki; bu dünya denen toprak küresinin
milyarlarca insana mezar olduğunu...
Hem de doymak bilmeyen bir mezar...
Altında sukut bir şekilde yatan ve
üzerinde meymel mesmel gezen cesetler...
Bir günü diğer gününü tutmayan serazat ruhlar...
Hayalleri muntazam bir hengame ile
kafalarının içerisine zincirlenenler...
Kendi hamasetinden bile haberleri olmayan gurühlar..
Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılan bu
romanda gerçeğin aslında göründüğü gibi olmadığını hatırlayacaksınız.