"Dünya keşfedilmişti. Harflerin şifresi çözülmüştü. Anahtar kelimeler bulunmuştu. Beşerin hafızasındaki boş kareler doldurulmuştu. Ünlem ve soru işaretlerine ihtiyaç yoktu artık. Artık coğrafyacılara kimse itibar etmiyordu. Nehirler geçilmişti. Göllere girilmişti. Çöller aşılmıştı. Dağlara çıkılmıştı. Yazıtlar okunmuştu. Otların sükûtu bozulmuştu. Haşhaşı çocuklar bile çiğniyordu Afganistan'da Patagonya'da. Asya baştan aşağı fethedilmişti. İpek ve Baharat yolu sürülmüştü haritalardan silinmişti. Avrupa ve Afrika samuraylar tarafından işgal edilmişti. Aşk hür esarete adalet hür inisiyatifsizliğe dönüşmüştü. Dualar dağdağasızdı tasvirler mübalağasız. Şaman Akşit mağarasına geri döndü..."
Kral Johannes Cennet Diye Bir Yer'de....
"Kral Johannes"i sınıflandırmak kolay değil. Bir anlatı masalsı bir (iç/dış) gezi izlenimi mi mensur şiir mi: Ola ki hepsi birden büyüsünü sağlıyor. Bir solukta okudum onu döndüm bir kere daha okudum ipin ucunu kaçırdığım sanılmasın: Bana Borges'in yüksek ayar metinlerinden birini çağrıştırdı.
Ne zaman bu ustalıkla hararette bir metin okusam (ister şiir olsun ister düz yazı) içimde karışık duygular kıpırdanır: İmrenme gıpta etme -sanıyorum- pozitif bir kıskançlık oturup gene kendi hizalarımı yoklar eşiklerimi gözden ölçülerimi elden geçiririm. "Kral Johannes" benzeri yazılar bana umut ve enerji taşır terazimi düzeltirler."
- Enis Batur