Gözümüzle gördüğümüz her güzel şeyin arkasında mutlaka bir giz ya da acı saklıdır.
Hesaplaşmak için yeterince uzun değişmek içinse hayli kısa bir zaman...
Birbirlerini hiç tanımayan farklı hayatlardan gelmiş farklı kültürlerde yetişmiş bir grup insanın ortak bir kaderde buluşmak zorunda kaldığında aslında birbirine ne kadar da benzeyen korkulara sorunlara ve kaygılara sahip olduğuyla ilgili sert ama gerçekçi bir yüzleşmeye ayna tutuyor ON SEKİZ SAAT...
Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşundan Gezi Parkı direnişine Çorum olaylarından iki binli yılların Nişantaşı sokaklarına kadar geniş bir perspektiften yakın tarihe bakan; aşk tutku gerilim erotizm ve direnç dolu bu hikâye bol kahramanlı kurgusu sayesinde keyifli ve katmanlı bir okuma serüveni vaat ediyor.
İnsan olmanın sancısı ile aydın kalabilmenin mücadelesini naif ama güçlü bir kalemle keskin bir gözlemle felsefeyle tarihle ve psikolojiyle irdeleyen ON SEKİZ SAAT Gümüşsuyu'nda bir apartman dairesinde rehin tutulan bir avuç insan üzerinden toplum psikolojisinin fotoğrafını çekmeye cesaret eden iddialı bir politik polisiye...
"Aydınların ve devrimcilerin varlık sebebi toplumu mutlu etmek değil tedirgin etmektir. İşte gerçek görevi budur aydın kişinin. Bu nedenle toplumun delisi olmayı ve dışlanmayı da göze alabilmelidir. Bu yüzden aydınların öğrenmesi gereken ilk şey yalnızlıktır.
Aydın olmak kendi yalnızlık çölünden insanlara bağırmaktır. Çığlık atmaktır."