1981'de Nurhak dağlarında vurulan Beşe Unuş'un yaşam öyküsüdür. Beşe düzlüğe bırakıldığında Oli Baba yamaca inip ona dokunmak istemiş ancak askerler tarafından engellenmişti. Bese'nin götürüleceği sırada ise hızla kayalık tepeye çıkıp ne kadar mum varsa hepsini birden yakmış ufukta kaybolmak üzere olan araçlara bakarken gözyaşları ak sakallarından süzüldüğü sırada elini kaldırmış Bese'ye sesleniyordu: - Git Beşe git. Ama gecikmeden yine gel... Çünkü bu dibi kararmış dünyanın ve ruhu kararmış insanların senin gibilerinin ışığına ihtiyacı var... Sen gözyaşlarımıza bakma her ne kadar acımız derinse de gururumuz da onunla birliktedir çünkü sen bizimle yaşadın... Ve biliyoruz ki sen yalnız yaptıklarınla değil aydınlık ruhunla da yaşamaya devam edeceksin iyi insanların bedeninde ve iyi işlerde yeniden yeniden dirileceksin. Git ama o parıldayan ışığınla yine gel. Araç konvoyu bir tepeyi dönüp gözden kaybolduğu sırada Oli Baba bu kez bulutların arasında parıldayan güneşe dönüp iki elini kaldırdı ve çok eski bir duayı mırıldandı: - Ey bize yaşamımızı veren yüce varlık biz senin parçanız sen ise bizim aydınlığımızsın. İyilikleriyle sana yücelmeye çalışanların düşüncelerine doğruluk sözlerine güzellik işlerine sağlamlık ver