Pek tabii ki arşiv vesikası tarih araştırmacısının dayandığı beslendiği ve sıkı sıkıya sarıldığı esas kaynak ve delildir. Yakın veya uzak geçmişin derinliklerine inilmesi hadiselerin anlaşılması ve çözümlenmesi için arşiv belgesine hayatî ihtiyaç duyulur. Ancak herhalde filolog olmamdan kaynaklanıyor olacak ki arşivin sunduğu resmî rapor evrak kuru veri rakam ve yüzdeler yerine ne denli öznel ve seçmeci olduğunun ve mübalağa ihtiva ettiğinin pekâlâ farkında olsam da mazinin havasını duygusunu ve nabzını hatırat seyahatname günlük gibi belgesel yönü ağır basan anlatılardan yaşamayı ve öğrenmeyi yeğlerim.
Bu anlayışımın bir neticesi olsa gerek akademik çalışmalarımda da bilhassa Bulgarca ve Rusça kaleme alınan ve gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasî diplomatik iktisadî askerî kültürel vs. tarihiyle ilgili metinleri her Türk araştırmacının Bulgarca ve Rusça bilmek zorunda olmadığı düşüncesinden hareketle Türkçeye çevirmeyi ve kullanıma sunmayı bir öncelik olarak bildim; elimden geldiğince geçmişe yönelik bilgi ve algının çoğaltılmasına ve çeşitlendirilmesine emek sarf ettim.
Uzun soluklu ve devamının geleceği bir çalışmanın ilk ürünleri olan Bulgar Gözüyle Bursa [Kitap Yayınevi 2009] Bulgar Gözüyle İstanbul [Türk Tarih Kurumu Yayınları 2011] Bulgar Gözüyle Edirne [Kitap Yayınevi 2012] Bogdan Filov'un Balkan Savaşları Günlüğü [Timaş Yayınları 2010] Kudüs Yolculuğu [Kitap Yayınevi 2015] ve birçok başka eserim hep bu anlayışın ihtiyacın ve dürtünün meyvesi olarak ortaya çıktı.
Rus Gözüyle Edirne kitabımın özelde serhat şehrinin yerel tarihine genelde de 19. yüzyıl Rus-Osmanlı askerî siyasî ve diplomasi ilişkileri alanındaki zaten yetersiz olan bilgi ve bakış açısının çoğalmasına hizmet etmesini umuyorum.
Prof. Dr. Hüseyin Mevsim