Zayıf masa lambası ve köşelere serpiştirilmiş üç beş beyaz kalın mum içeriyi aydınlatıyordu. Loşluk selüloz kokusunun az biraz boş bıraktığı yerlerden geçerek adeta her yana sinmişti. Radyo mırıltı halinde eski bir makam tutturmuş gidiyor sarı ışığı kısık yanan gösterge paneli dibini belli belirsiz aydınlatıyordu. Kitaplar sehpalardan dolaplardan raflardan fışkırıyor dükkanın tüm eşyaları ile birlikte eski dostlarını huşu içinde izliyorlardı.