"Hayaller yalan olsa da rüyalar hep gerçektir. İstediğin hayali kurabilirsin ama istediğin rüyayı göremezsin."
Kadın bir gün evinin sokağında kimsesiz bir kız bulur. Dayanamaz bırakmaya içi elvermez. Evine alır bağrına basar kimsesiz çocuğu sanki asla sahip olamadığı öz yavrusudur. Hiç konuşmaz küçük kız. Kadın ona bir masal anlatmaya başlar.
Lupu bir kadın öyküsü. Ne kadar düşmüş bir daha kalkamamış ama teslim olmamış kadın varsa hepsine ait.
"Kötü bir insandı Müjde gözünü kırpmadan öldürürdü; sıkılmaz adam da kötüyse gerisini hiç sorgulamazdı. Ama adildi kendince bir düzeni vardı bugüne kadar sadece kendi gibileri öldürmüştü."
Yaşı geçmekte olan fahişe Müjde falcı Ruhane ve küçük bir kız.
Orman kanunlarının geçerli olduğu zalim bir dünyada tek başına kalmanın solup gitmiş bir aşkın insanı canlı tutan bıçak gibi bir intikamın pişmanlığın ve mücadelenin hikayesi.
"Dertler hep olacak hiç bitmeyecek. Ama kuvvetli olmak özgür olmak nedir biliyor musun? Akıllı olmaktır kendi kendini hep kollamaktır hayatta kalmaktır gerektiğinde kaçmak gerektiğinde saldırmaktır. Korkuyorsun. Korkmalısın da. Hayat sana bana kolay değil. İşte bu yüzden gözlerini hep açık tutmalısın."
Prenses Lupu'nun masalı ıssız çöllerden İstanbul'un pis arka sokaklarına; doğurmayı da öldürmeyi de bilen yalnız kadınların sesini duyuruyor.
"Sevdiğim vardı ama öldü."
"Seviyor musun hala?"
"Bilmem ölü sevilir mi?"
"E sevilir tabii adam ne yapsın öldüyse onun suçu mu? İnsan sırf Hakk'ın rahmetine kavuştu diye sevdiğini unutabilir mi?"
Geceleri kapınızı sıkı sıkıya kapatın.
Ruhane'nin üç yaşlı cini sizi de ziyaret etmeye gelebilir.