"Diğer bütün sanat biçimleri gibi edebiyat da bir ölüm-kalım meselesidir ne bir eksik ne bir fazla." -Mavis Gallant Kanadalı olmasına rağmen hayatının büyük bir kısmını Paris'te geçirmiş olan yazar öykülerinde bize yirminci yüzyıl Avrupasının bir yeraltı haritasını çizer. Gallant'ın Avrupası "gemi enkazlarıyla dolu" bir yerdir. Karakterleri karmaşık ve çeşit çeşittir; mülteciler savaştan dönen tutsaklar figüran aktörler çekirdek aileden veya düzenden kaçanlar geri dönebilmek için çırpınıp durur ama bunu yapacak silahları yoktur. Kozmopolit bir dünya tasvir eden Gallant dramatik açıdan aşikâr olana hiç yeltenmez ama bizi şaşırtmayı daima başarır. Michael Ondaatje Paris Öyküleri'yle Gallant'ın yüzü aşkın öyküsü arasından seçtiği bir derleme sunuyor okurlara.
"Gallant'ın yazını enerjisini genellikle birbirine zıt niteliklerinden alır: titizlikle gözlemlenmiş ama yine de merak uyandırıcıdır gerçekçidir fakat aynı zamanda gerçekten uzaktır röportaja benzer ama aynı zamanda hayal ürünüdür. Öyküleri açık fikirlidir ve insanı gerçekliğine inandırır... gazetelerde okumuş ya da kendi gözlerinizle görmüş gibi güvenirsiniz gerçekliklerine. Gallant nadide bir yeteneğe sahipti; sağlam bir hayal gücüne." The New Yorker