Saatler 13.41'i gösteriyordu o sırada duştaydı. Kulakları sağır eden büyüklükte bir uğultu ve tahammül edilemeyecek kadar ağır bir sıcaklık çökmüştü şehre. Gökyüzünü kızıla çalan bir bulut kaplamıştı. Mahşer yerinin gürültüsü gibi korkutucu ve tüyleri diken diken eden ve o aynı silindir sesini andıran uğultudan başka bir şey duyulmuyordu!..
Saçlarını kurutmuş iç çamaşırlarını henüz giymiş ve banyodan dışarı çıkacaktı ki sendeleyerek banyo kapısına tutundu. Kapıyı hafifçe araladığında ise; olduğu yerde titremeye başladı. Kulaklarındaki uğultuyu; kulağına kaçan suya yormuştu. Banyo eşiğinden adımını dışarı attığı sırada dökülen fayanslarla birlikte dehşete kapıldı!..
Demir;
Anneee!.. Anneee!.. Babaaa!.. Babaa!.. Babaa..
Bu roman gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek yazılmıştır.