"...Marc Bloch'a göre tarih geçmiş ve şimdi arasında köprü kurmadan gerçek anlamıyla yazılamaz. İşte bu roman bu özelliğiyle günümüz Türkiye'sinin zengin edebi manzarası içinde son derece parlak bir biçimde aradan sıyrılıyor..."
Alberto Fabio Ambrosio O. P.
Hak ettiğin kadar yaşayabilirsin ey Teofilos; uçurumun kenarından düştüğün veya düşürüldüğün anlar sadece düştür...
Düşmüşsen eğer neden düştüğünü düşün. Düşürülmüşsen dur ve iki defa düşün; seni düşürenin gözlerine bak ve sor o çok kısa görünen ve aslında yüzyıllar kadar uzun süren zamanda düştüğün derin uçurumlarda ulaşacağın yer neresidir?
Bazen hiç ayırdına varmadan tanımadığın yerlerde bulursun kendini. Hayat seni kucaklamış yüklenmiş ve kendi istediği yere bırakmıştır.
Hayatın seni bıraktığı bu yerde gökyüzüne doğru fısıldarken ne işin olduğunu sorarsın. Nedenini sorgularsın haykırarak ve çoğu zaman hiç yanıt alamadan kalakalırsın... Önce fısıldadığın daha sonra bağırdığın gökyüzü ve çevrendeki tüm ağaçlar uyum sağladıktan sonra tek tek konuşmaya ve yanıtlamaya başlarlar seni.
Sorduğun soruların yanıtları onların sorduğu yeni sorulardır. Sen sana sorulanları yanıtlarken aslında kendi sorduklarının tüm yanıtlarını da doğru tutarlı ve anlaşılabilir sözcüklerle vermiş olduğunu tam o anda anlarsın.
Hekim Luka sizi gizem dolu bir maceraya sürüklerken Antakya'da yapacağınız bu tarihi yolculuktan ve zengin mozaikten çok keyif alacaksınız...