Bunu şana en başından söylemem gerekiyor ben bir öğretmen değilim burada anlatacaklarım da bir ders değil.
Keşke olsaydım ama hoca da değilim. Allah'tan bahsedeceğim evet ama sözlerim asla bir vaaz gibi olmayacak.
Büyük ve önemli bir adam da olmadığıma göre nutuk da atmayacağım! Önüne gelenin sana nutuk attığını ve atılan nutukların kafanı gözünü şişirdiğini düşünürsek bunun seni üzeceğini hiç sanmıyorum.
Hayır! Hayır! Nasihat edici bir kimse de değilim!
Bugüne kadar işittiğin nasihatlerle hayatının sonuna kadar idare edebileceğini düşündüğünü biliyorum.
Ben sadece...
Evet ben sadece senin şimdi yürümekte olduğun bu yoldan çok daha önceleri geçip gitmiş birisiyim.
Eğer ayağın bir taşa takıldıysa bil ki aynı taşa benim de ayağım takıldı.
Eğer dikenli bir çalıya dolandıyşa hırkanın etekleri bil ki aynısı benim de başıma geldi.
Ve eğer kendini -zaman zaman- soru(n)lar ormanında uçmaya çabalayan minicik bir kuş gibi hissediyorsan bil ki ben de öyle hissettim.
İşte bu yüzden sana yazdıklarımı okumalısın! Ama yine de sen bilirsin.
Bu kitap hayatını -büyük ihtimalle- bir bu kadar daha yaşayamayacak kadar çok yaşamış tecrübeli bir 'dünyalı'nın ilk gençlik çağlarında -tam da senin yaşlarında- çok aradığı ama bulamadığı kitaplardan biridir ve Rabbimiz Allah hakkında merakını giderecek aklını kurcalayan sorulara cevap olacak bir şeyler söylemektedir...