Besse Ana; Diyarbakır'ın Sur ilçesinin Ali Paşa mahallesinden zorunlu olarak göç etmişti İzmir-Basmane'nin Agora sokağına...
Tatlı bir mutluluk tebessümü belirdi yanaklarında. Felit'ini görmüştü.
Başkaları göremiyor olabilirdi ama o görüyordu! Oradaydı Felit evladı; o boşlukta Ege Denizi'nin mavi sularıyla yukarılardaki ak bulutların arasındaydı. Kanatlanıp gelecekti birazdan Besse anasına. Gelip başını bağrına dayayacaktı!.. Ve anası da onu kucaklayacak koklayacak okşayacak yanaklarından doya doya öpecekti!..
Kollarını omuz hizasına kadar yükseltti Besse ana ellerini açtı ve avazı çıkıncaya dek gökyüzüne haykırdı...
- Xwudéya xwudéya ev çi ye çi ye!.. Tu ji min çi dixwazî ye hina tu çima ji min heznaki ye! Va ez xilasım niha dilé te şad bû ye!?.
Bes e bes e é di bes!..
"Yaradan yaradan; ne var ne var; ne istiyorsun hâlâ benden niye beni sevmiyorsun?.. İşte bittim ben! Peki mutlu musun şimdi sen!?
Yeter yeter artık yeter!..''
Bunlar Besse kadının son sözleriydi. Ardından usulca aşağıya bıraktı kendisini.