Roberta Peter ve Phyllis çok mutlu üç çocuktu. Anneleri dünyanın en iyi annesi babaları yüzünü hiç asmayan anlayışlı bir babaydı. Bir gün iki adam geldi ve babalarını götürdü. Artık anneleriyle bir başlarına kalmışlardı. Londra'da da kalamadılar bu olaydan sonra. Bir köye taşındılar. Köyde yaşamak zordu ama bir o kadar da şaşırtıcı şeylerle doluydu. Arkadaşları trenler oldu burada. Onlarla bazı maceralar yaşadılar hatta. Belki paraları yoktu ama kalpleri sıcacıktı sevgi doluydular ve hayata umutla bakıyorlardı...
Çocuklar sırf yoksul insanlar için çok güzel bir kitap yazmasından ötürü tutuklanan ve Sibirya'ya gönderilen bu adama duydukları yakınlığı göstermeyi çok istiyorlardı. Ona gülümseyebilirlerdi elbette gülümsüyorlardı da ama insan boyuna gülümserse bu gülümseme bir sırtlan sırıtışı gibi yapışırdı yüze ve artık dostça bir gülümseme olmaktan çıkar budalaca bir hâl alırdı. O bakımdan çocuklar başka çarelere başvurdular. Yabancı konuğun koltuğu yonca gül ve hasekiküpeleriyle çevreleninceye kadar ona çiçek taşıdılar.