Bundan yıllar önce uzak köylerden okula yürüyerek gelen öğrencilerim vardı. Sabahları üşüyerek ıslanarak gelir elbiselerini kurutur ve öğle arasında bir ekmeği bölüşürlerdi.
Yol hikayelerini dinlediğim özlemlerini paylaştığım o çocuklarla şimdi bir ormanda beraber ıslanmak beraber üşümek için kaç kere doğulur? Ya da eksiksiz odalarda gitgide yükselen mekanik sesler arasında bir mutluluk oyunu için hangi hayatlardan vazgeçilir?
Sevince her halini ben de unuturum halimi
Dikenler güller aynı suya hasretmiş ateş
Gölgeler ve alevler kalbin en muhtaç demi
Ben seçmedim ne baharı ne bir kıyameti
Evet dedi bir zerre kıyamlar kıyamına
Hayır dedi bir damla rüyalar rüyasına
İki hayat kurutulur bir gençlik sofrasına