Turan'ın altmış yıla yayılan sanat serüveninin tez antitez sentez kavramlarıyla örülmüş bir bütünlük olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Bir ressam olarak Turan yapmacık sözü değil esinlendirici açık seçik formu aradı. Kurgularıyla renk bütünlükleriyle bir atmosfer oluşturmayı başaran soyut kompozisyonları onun özverili çabasının ürünüdür. Sanatçı bu sayede kütlesel formların egemen olduğu yalın benzetmelere yer vermekten kaçınmayan renk bakımından çoğu kez siyah ve koyu tonların hâkim olduğu bir görsel dil geliştirdi. Kendini farklı stillere zorlamadı; içinden geldiği gibi belli bir çizgisellikten uzakta çalıştı. Kompozisyonlarını tekrar etmekten kaçınmaması formlarını hem figüratif hem de soyut imgelere göre kurgulaması onun belirgin özellikleri arasındadır.
1947 ile 1960 arasında Paris'te sanat yaşamının en üst noktasına çıkarak birbirinden ilginç deneylere giren sanatçı soyut resimlerinde geliştirmiş olduğu ifade zenginliğiyle Modern Türk resminde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.