Yine aynı duygular içinde şimdi oturmuş bir sandalyeye pencereden dışarı yağan yağmura bakarken diğer odadan gelen eşinin ve çocuklarının kendi aralarında oynarken çıkardıkları kahkaha seslerini dinlerken kafasına o soru takılmış eşim beni beğenmeden benimle evlenmiş olabilir mi? ya çocuklarım? diye düşünmüş.
Düşünmüş ama sorular anlamsız cevaplara anlamsız cevaplar sorulara takılıp kalmış öylece ama sokakta karanlık sokakta sokak lambasının altında duran bir karaltı dikkatini çekmiş bu arada dikkatini oraya verdiği anda ne soru ne de dolanıklık halinde ki cevaplar aklında kalmış.
Yağmura rağmen daha iyi görebilmek için pencereyi açmış ileriye doğru uzanmış gözlerini kısıp karaltının ne olduğunu anlayabilmek için dikkat kesilmiş.
Gördüğünü düşündüğü şey haydi canım demiş içinden kendi kendine olacak şey değil? Nasıl yani kafasını sallamış gözünü açıp kapamış haydi canım demiş yeniden ama karaltı hala orada duruyormuş karaltıya doğru seslenmek istemiş adeta pencereye gelmesini isteyecekmiş ama çoluk çocuğu heyecanlandırmamak için susmuş.