Aristo'ya göre; Potansiyel olarak canlılığı olan cisimler üç türe ayrılırlar:
Bitki hayvan ve insan hepsinin de ilk kemâli onun nefsidir. Hayvanî nefs bitkisel varlıktan daha üstündür çünkü nefse ilaveten onda hissetme duyusu da vardır. Bu ikisinden de daha üstün olan nâtık (düşünen) nefs sadece insanda mevcuttur. Kısacası insanı diğer canlılardan farklı kılan düşünmesidir. İnsanın düşünme ve akıl edebilme yeteneğini kullanması hususu yüce Kur'an'da yüzlerce ayet ile emrolunduğu halde gel gör ki bunun tecelli etmemesi için neredeyse her türlü gayret sarfedilmiştir!
Kâinatın evrensel gücü insanoğlunu hep tedirgin edegelmiştir. Tanrı'sını merak eden insanoğlu daha kendisini bile tanıyamadan evrenin sırlarını merak eder halde yaşar; kâinat ve evren nedir? Nasıl bir devinim gösterir? Gerçeğin doğası nedir! Bütün bunlar nasıl ve ne zaman başladı? Ve ilk yaratma enerjisi nereden geldi? Bilimsel çevrelerce ortaya koyulan; ''Kendi kendine olması imkânsızdır'' ön kabulüne göre evreni yaratan ve sonradanda onu çökmeden ayakta tutan bu güç yoksa bir yaratıcının varlığına mı muhtaçtır!
İşte bilimin bu alandaki görevi bu türden sorulara tatminkâr bir cevap bulmaktır ve bunu dinlerin yardımını reddederek başarmak arzusundadır ama bunu başaramamışlardır. Çünkü Dinsiz bilim kör ve topaldır. Her iki çevrenin amansız egoları sebebiyle en azından on asırlık zaman dilimi heba edilmiştir. İşte bu kitap; a-deist veya a-teist onlarca bilim insanı ve yazarın evrensel gerçekler hakkındaki yüzlerce sorusuna Kur'an'da yer alan yüz elli ayetle cevap vermiş ve üstelik daha fazlasını da yaparak dünyada bir ilke daha imzasını atmıştır. Bilim çevrelerince günümüzde dahi bilinmeyen ''Yedeklenmiş dünyalar'' konusunda dünya insanlığını aydınlatarak Allah'ın varlığı ve kutsal kitapların fiyasko olmadığı konusunda son noktayı koymuştur.
Kur'an foton-siklon tekniğiyle yazdırılmıştır bilinç düzeyi yeterli frekansa ulaşamayanlar onu ezbere bilseler dahi sadece ona bakar ve görürler ama onun gerçek manasını bilemezler. Bu nedenle beyin kabuğuna sıkışmış kalmış bir akıl ve ezberlenmiş bir din ile; evrensel yapılanmaya asla bir ışık tutulamadığı gibi adeist bilim insanın; ''Eğer bir Tanrı olsaydı! Evren'i akıllı bir tasarımla yaratır yarattıklarına da zaman zaman gereken ince balans ayarını yapardı. Eğer bütün bu denilenleri bizzat kendisi yapmış olsaydı bunları da kutsal kitaplarına yazdırırdı. Öyleyse ya bunları yapmadı? Ya da yaptı ama kutsal kitapları fiyaskodur!'' türündeki sorularına gereken cevabı asla veremezler. Hiç şüphe yoktur ki Yüce Allah (c.c); bütün bunları ve milyarlarca bilinmeyeni yaratmış ve bunlardan aklımızın erebileceği yüzlercesine de Kutsal Kitaplarının en sonuncusu ve en kapsamlısı olan yüce Kur'an'da yer vermiştir.