Artık yoldayız! Yol boyunca kırılacak eşyalara dikkat etmek gerekiyor.
Bizim de kırılacak iki önemli eşyamız var; kalbimiz ve aklımız.
Birincisi kalp. Elimizde avucumuzda tuttuğumuz kalbimiz sığındığımız! Onun kırılmasına müsaade etmeyelim. Çünkü kalp kan pompalamazsa beyin ve diğer organlarımız çalışmayacak. Kalbimizi; bu kırılgan hassas hayat kaynağımızı korumak için onu alışık olduğu tarzın biraz dışında çalıştırmaya ne dersiniz?
"Kalbine sor" "yüreğini dinle" gibi kanıksanmış bir yola girmeyeceğiz. Kalbin duygusallık özelliğinden faydalanacağız evet ama onu daha mantıklı hareket ettireceğiz.
Ya aklımız?
Evet kırılmaktan koruyacağımız ikinci değerlimiz aklımız.
Bakmayın her şeyi bilen görüntüsünün altında çok büyük bir yorgunluğu var o müthiş aklın. Her şeyi ona yüklüyoruz. Hatta çoğu zaman kalbin aldığı yanlış kararları affedip aklın aldığı kararları daha sert eleştiriyoruz. "Hadi sevdin kalbin aktı o adama ama aklın da mı yoktu senin?" Benzer bir cümle mesela... Kulağınıza yabancı mı?
İşte bu kitapla yapacağımız bu! Kalbin hassas dehlizlerini duygusal tecrübelerini mantıkla buluşturmak aklın da matematik kadar net olan o bükülmez enerjisine biraz hissiyat eklemek. Hayatı bu kitabı bir de bu şekilde okuyalım. Bunu başardığımızda salt mutluluk diye açıklanan o güzel his değil GERÇEKÇİ MUTLULUK bizim olacaktır.