Polonyalı Simeon bu kitabın sayfaları arasında İstanbul ve Anadolu'ya nostaljik bir geziye çıkarıyor okuru... "Bir gün bir şehirliden rica ettim ve onunla beraber herkesin gıpta ettiği Ayasofya'ya gittim. Şeyhlere bahşiş verdik ve bizi içeri aldılar. Mabedin büyüklüğünü yüksekliğini ve güzelliğini temaşa ederek hayran olduk ve Allah'a şükrettik. Hiç bir yerde böyle bir bina görmüş değiliz. Orada şaşılacak derecede büyüklükte ve kalınlıkta zarif ve güzel birçok mermer sütunlar gördük. Sütunlar muhtelif boy ve kalınlıkta olduğu gibi kırmızı beyaz mavi yeşil siyah ve erguvani bazıları da benekli mermerden idi.
Bir kısım sütunlar çukurlu olarak yontulmuş bu çukurlar yaldızla ve mavi renklerle doldurulmuştu. Bu sana'at güzelliğini tadabilmesi için insanın bin gözü olmalı."