Toplum tarafından kabul gören örf ve adetlerin iki gencin yaşamını nasıl da kördüğüme çevirdiğini okurken içiniz acısa bile umudunuz size her daim yoldaşlık edecektir. Belki hayatın içinden bir kesit belki de hayatın ta kendisinin gizli olduğu her satırda kendinizden bir şeyler bulacaksınız...
Zeynep ve Abdullah yaşamlarının kesiştiği noktada biri hayallerine biraz daha yaklaşırken diğeri umutlarını kaybetmemek için mücadele veriyor.
"Her geçen gün Zeynep'e öylesine alışıyor ve bağlanıyordum ki kendimi çok fazla kaptırmak istemesem de elimde olmadan her düşüncem her yolum ona çıkıyordu. İlk defa yaşıyordum böylesi bir duyguyu... Gözlerine bakıp elini tutmak bile başka diyarlara götürüyordu beni. Değil aylarca bir saat bile onu görmeden ondan haber almadan geçiremiyordum. Nasıl da bağlanmıştım ona bu kadar kısa bir sürede. Üniversitenin açılacak olmasına okuluma gidecek olmama bile sevinemiyordum artık. Hayallerimden vazgeçmek istemesem de Zeynep'ten günlerce ayrı kalmayı da istemiyordum. Nasıl bir girdap içindeydim böyle? Hayal ile gerçeğin ince çizgisini yitirdiği bir yoldayım biliyorum."
"Seni benden ayıran otobüs hareket ettiği an içimin derinliklerinde ince bir sızı hissettim nefesim kesildi boğazım düğümlendi. Sana güle güle diye salladığım elim havada kaldı gözlerimden dökülen yaşı silmekten bile acizdi o eller... Sessiz bir çığlık koptu içimden kimse duymasa da gitme diye bağıran..."