Kuyruğun kuralı katıdır. Bir yasası vardır kuyruğun. Hatta bir ana yasayla kuyruktaki kişilerin hakları güvence altına bile alınmıştır.
Çocuk da diğerleri gibi vurdumduymaz bir tavırla sırasını bekliyordu. Sıra ne zaman gelir bilemeyiz ama çocuk bir defa bekleme yasasına kolunu kaptırmıştı. Tekrar uyanır gibi olduğunda önünde duran ihtiyara "Bey amca neyin kuyruğu bu?" deyiverdi. İhtiyar ağzından fırlamaması için takma dişlerini tutup bir kahkaha patlattı. Sonra kahkahasının tonu yavaş yavaş indi indi ve boğazında düğümlenen tükürükten olsa gerek lastiği patlak araba gibi "lap lap lap" etti. Çocuk da bu sese güldü. İhtiyar alındı tabii. Değneğini gösterdi. "Bu var ya bu. Şimşirdir. Şöyle bir oturtursam karpuz gibi ayrılır!" Çocuk özür diledi hemen. "Af buyur Bey baba. Ben size hürmetsizlik eder miyim?" "Ha şöyle olun biraz." dedi ihtiyar. Çocuk sorusunu tekrar sordu. "Kuyruk?" "Haaaa. Emekli sandığı kuyruğu bu..." Hepsi bu muydu yani? Yarım saatten fazla burada bunu duymak için mi bekliyordu? İhtiyarın cevabını duyan bir başka kişi "Ne emekli sandığı beybaba? İş ve işçi bulma kuyruğu burası." Bir başkası da onu yalanlıyordu: "Etme bulma dünyasının kuyruğu..."