Arkadaşım Turgay'la kahvenin önünde oturduğum sırada donakaldığım ve günlerce aradığım yüz tam karşımdaydı. Kumral saçlar beyaz ten narin yapılı beden üzerinde rengârenk bir etek. O sıralar o etek tarzı modaydı genç kızlarda. Ancak her kız giyinemezdi. Rengârenk oluşu biraz dikkat çekici olduğu için her aile kızına bu eteği giydirmezdi. Öyle de bir derin cehalet mevcuttu. Ama hakkını yemeyelim Kars'ın insanı yerine göre de yeniliklere çok açık bir toplumdu. Önce bir tepki olsa da yapılan yeniliklere Anadolu'da en kısa zamanda uyum sağlayan bir kent konumundaydı Kars. Bunu da söylemek lazım...
O güzel kahverengi gözler bana o kadar yakınlaşmıştı ki gözümün önünde iri iri durmaktaydılar. Trenden indiğin andaki o duruşun o gözlerin beynime kazınmıştı. Hemen ayağa kalktım. Ellerim ayaklarım titriyordu. Bir taraftan da sen herhangi bir dükkâna girersin diye telaşlanıyordum. Dükkân dedim de biliyorsun Kars'ta o geniş uzun caddelerin üzerinde yan yana bitişik nizam ufak ufak dükkânlar vardı. Hepsi aynı boyutta büyüklükleri ön cepheleri de birbirinin tarzında aynı mimariyle tek elden inşa edilmiş gibi görüntüleri vardı. Genelde Ruslardan kalmış olan taş binalardı.
Adını takriben altı ay sonra bana verdiğin telefondan öğrendim Selma'ymış!