On yedinci yüzyıl Alman filozoflarından Leibniz şöyle der:
"Yaşamakta olduğumuz dünya olabilecek dünyaların en iyisidir."
Orkun Leibniz'in bu düşüncesine kuşkuyla yaklaşmaktadır.
Onu büyük bir bunalımın eşiğine getiren tatsız olaylar
bu dünyanın gerçekleri değil miydi?
Nasıl olur da olanlar olabileceklerin en iyisi olabilirdi...
Orkun'un dramla bezeli serüveni gençlik yıllarındaki sevgilisi Pamela'nın cenaze törenine katılmasıyla başlar.
Geçmişin puslu anılarında kalıp unutulan bu aşk sevgilisinin ölümüyle birlikte gizem ve bilinmezliğe bürünerek Orkun'u yeniden sarmalına alır.
Romanda
Orkun'u içine çeken bu bilinmezlik sarmalının basit bir rastlantı mı yoksa kaçınılmaz bir zorunluluk mu olduğu sorgulanmaktadır.
Salyangoz kabuğunun kıvrımlarından yola çıkılarak yapılan bu sorgulamada kader denilen olay ve olgular örgüsünün kozmosun döngüler düzenine bağlı olduğu da gözler önüne serilmektedir.