Bir gün bu kopkoyu faşizmden sağ çıkarsam kendime ne söyleyeceğim?
"Gördün mü bak hepsi geçip gitti. 'Hayır' demedin doğru ama 'Evet' de demedin. Susmakla direnişe katılmış bile sayılırsın. Üstelik belki de en onurlu en etkili direniş biçimiydi seninki. Her yerde hep baskın olmak isteyen erki yok saymaktan daha güçlü bir karşı koyuş olabilir miydi?" "Peki düpedüz korktun. Canını sakınmak çoluğunu çocuğunu esirgemek ananı babanı kardeşini düşünmek zorundaydın. Geçinmek zorundaydın onun için iyi geçindin ne var?" "Sen sınıfının sıradan tepkileriyle davrandın. Bağışlanmasa da açıklanabilir bir durum." "Yapayalnızdın. Seslendin ama işiten çıkmadı. Elinden başka ne gelirdi?" "Ayrıca hangi birine karşı koyacaktın? 'Bir iki üç daha çok faşizm'den birine diklensen ensende öbürünün soluğu. Köşende sessizce oturup kazananla son oyununu oynayacağın günü beklemek en doğrusuydu."
(...)
Yine de bir gün bu kopkoyu faşizmden sağ çıkarsam kendime okkalı bir sade kahve ile bir nargile söyleyeceğim.
Levent Kavas'ın 'zehir' gibi denemeleri... Faşizm küreselleşme sermayenin yeniden örgütlenmesi demokrasi irtica-laiklik devlet vb. "günümüzün acil meseleleri" üstüne aktüaliteyi kovalama telaşıyla değil "tarih şuuru" ve düşünce disipliniyle ama kahve ile nargileyi de elden bırakmadan yazılmış...