Ulusal bağımsızlığın elde edilmesinden sonra yönetime el koyan ve partileşmiş ordu sistemiyle bir tek parti diktatörlüğü tesis eden asker-sivil yönetici klanının "laiklik cumhuriyet yurtseverlik" söylemleriyle yürüttüğü şahsi çıkar politikalarına karşı toplumsal muhalefetin giderek İslamcı söylemlere meyletmesi... Ülke nüfusunun yüzde 30'unu oluşturan ayrı dilleri ve kültürleri olan azınlığın "kimlik" mücadelesini "bölücülük" olarak etiketleyip İslamcı terör örgütlerini bu azınlığı "kırdırma"ya yönlendiren "milli" politika... Tek parti sistemine son verilmesinden sonra yapılan ilk yerel seçimlerde yenilgiye uğrayan ve genel seçimlerde iktidarı kaybetme ihtimaline karşı demokrasiyi rafa kaldırıp yönetime el koyan asker-sivil cuntu... "İslamcıların kökünün kazınması" politikasının ardında ülkenin ihracatını denetleyen ithalattan sistemli bir komisyon alan üst düzey subaylardan oluşan bir "çete"... İslamcı muhalefetin içinde yeşeren terör örgütlerinin kendileri gibi düşünmeyenlere savaş açması bu örgütlere sızan gizli servisin provoke ettiği katliamlar bu katliamları gerekçe göstererek "Özel Kuvvetler" adıyla kurulan "kontrgerilla"nın İslamcı muhalefete karşı başlattığı "silindir operasyonu"... Olay Cezayir'de geçiyor. Özeti iki kelime: "Kirli Savaş". "Özel Kuvvetler"de görev alan ancak nasıl bir aygıta ve kimlere hizmet ettiğini görerek üniformasını ve ülkesini terk edip tanıklığını kaleme alan Habib Suadiya'nın anlattıkları sadece Cezayir'dekine değil dünyanın birçok yerinde yaşanan "Kirli Savaş"lara ayna tutuyor.