Ne melekti ne de şeytan. Kanatlarını özgürlüğe açtı ve sonsuz tutsaklığa uyandı...
BİR YABANCIYA HAYAT BOYU SAKLADIĞI SIRRINI AÇTI. YABANCI DA ONA ÖZGÜRLÜĞÜN AŞKIN ZENGİNLİĞİN KAPILARINI...
Sıradan ve sıkıcı bir hayattı onunki. Londra'nın sınırlarına sıkışıp kalmış rutin bir hayat. Ta ki kendi benzerlerini bulana kadar. Astyan en yakınlarından bile gizlediği sırrını kör kuyuya bağırırcasına internetten tanıştığı bir yabancıya itiraf ettiğinde bambaşka bir hayata da adım atacaktı.
Yüzü ve sesi olmayan bir yabancının davetine uyup İstanbul'a giden Astyan hayatı boyunca hissettiği derin yalnızlık duygusundan ilk kez sıyrılacaktı. Yeni hayatında artık kanatlarını çirkin bir tümör gibi saklamayacak İstanbul semalarında özgürlüğün tadına varacaktı.
Onun gibi olan bir grup yabancı Astyan'ın yeni ailesiydi artık. Paranın satın alabileceği her türlü lüks elinin altındaydı. Üstelik bu yabancı şehre ilk adım attığında onu hayal bile edemeyeceği bir aşk karşılamıştı.
Ancak rüyalara yakışan bu kusursuz hayatın bedeli uluslararası bir suç şebekesinin parçası olmaktı... Astyan dünyanın çeşitli yerlerinden birkaç parça değerli eşyayı çalmayı gözünde pek de büyütmemişti ya da içinde ne olduğunu bilmediği paketler taşımayı. Ama bundan fazlası vardı çok daha fazlası. Ve Astyan onu belki de ölüme götürecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktı.