Bütün manevî geleneklerde olduğu gibi tasavvuf mesleğinde de mürîdin manevî hayatını disiplin altına alma ve bu sayede terakki etmesini sağlama hedefiyle yapması istenen birtakım pratikler vardır. Usûlü olmayanın vusûlü olmaz özdeyişiyle ortaya konulan bu anlayışın ışığında bazen umum dervişler bazen de hususi bir tarîkin kendi takipçileri için uyulması gereken âdâb erkân ve ibadetleri anlatan eserler kaleme alınmıştır.
Uşşâkiyye tarîkatının III. Pîr'i sayılan Şeyh Abdullah Salahaddin-i Uşşâkî tarafından bu gaye ile yazılan Risâle-i Usûl ü Evrâd-ı Uşşâkiyye ile son devir Uşşâkî meşâyıhından Manisalı Şeyh Abdurrahman Sami Efendi'nin aynı eseri genişleterek tercüme ettiği Tuhfetü'l-Uşşâkiyye adlı risalelerini içeren bu eser âdâp ve erkânın yanı sıra tâc hırka kemer zikir devrân gibi kelimelerin lâ-mekân ve lâ-nişân ilini menzil tutan gerçek gönül sultanları nazarındaki remzî manalarını anlatarak günümüz insanının mana ufkuna sadra şifa bilgiler sunuyor.
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç tarafından Latin harfli Türkçede neşre hazırlanan Tuhfetü'l-Uşşâkiyye yazarın Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar II (Halvetî-Uşşâkîler) kitabını tamamlayıcı bilgiler içermektedir.