Tasavvufî mirâc-nâmeler insanın kendini ve Rabb'ini bilme yolculuğunu yani sülûkunu anlatan eserlerdir. Türk edebiyatı tarihinde manzum veya mensur olarak pek çok mirâciyye kaleme alınmıştır. Muslihüddin Vahyî'nin eseri de bu örneklerden birisidir.
Vahyî'nin 414 beyitlik manzum bir eseri olan Mirâcü'l-Beyân sûfilerin seyr ü sülûk çıkarırken yaşadıkları hâl ve mertebelerini özlü bir biçimde dile getirmektedir. Bu eserde mirâc terimi sadece Hz. Peygamber'in manevî urûcu anlamında değil genel manâda ve özellikle sufîlerin manevî yükselişini ifade etmek seyr ü sülûku anlatmak için kullanılmıştır. Nitekim tarih boyunca mutasavvıflar "mirâc" kavramını hem Hz. Peygamber'in mirâcı hem de kişinin manevî yükselişi olarak değerlendirmişlerdir.
Mustafa Tatcı ve Cemâl Kurnaz'ın "Mirâcın Tasavvufî Boyutu" ismiyle yayına hazırladıkları bu eser aşk ve irfân yolcularına bir rehber olduğu kadar dil ve üslup özellikleri bakımından da nadide eserlerimizden biri olma keyfiyetini taşımaktadır. Kitapta Kastamonulu Vahyî'nin kaleme aldığı orijinal metin sadeleştirilmiş metinle birlikte okura sunulmaktadır.