"...yorgun trenler güngörmüş istasyonlara ulaşıyordu
kahverengi tünellerden geçerek.
eski bir anarşistti ömrümüz eski bir haymatlos.
sırtını geçmiş mutlu zamanlara dayıyordu bir usta
yolboylarında bir boy daha atıyordu palmiyeler
yaprakları çocukluk zamanlarımıza değiyordu.
gökyüzünün yıldızlara boğulduğu
uzun akşamlarda tek bir şey yapılıyordu: sevişiliyordu.
bir ömür iki vurgun arasıydı o zamanlar
hep bir belirsizlik büyütülüyordu
bizi denizlere götüren
uzun yollardan gidiyorduk
sırrını arıyorduk hayatın
oysa
varılacak yer değil belki
yolculuğun serüveniydi bizi çeken..."