Annem Oğlum ve Ben:
Otizm hastalığı trajik bir geçmiş ve yalnızlıkla mücadele eden üç figür. Sığınacak başka kimseleri olmadığı halde birbirini incitmeyi bilinç altı bir görev gibi üstlenen anne kızın yaşamı hangimize yabancı? Sevdiklerimiz için yaptığımız fedakârlıkların hesabını onlara kesmeye kalktığımızda yapılan işin adı hâlâ fedakârlık olabilir mi? Bu üçlüyü hepimiz bir yerlerden belki de kendimizden gayet iyi tanıyoruz.
Ben Senim:
'80 kuşağından beş sıkı dost. Geçmişin bilinmeyen sırlarının çatışkı ve aşklarının ortaya çıktığı seks ve şiddetin gölgesinde sabaha dek uzayan bir akşam yemeği. Gösterdikleri kimlikler gerçekten kendileri mi? Peşinde koştukları hedefler ve yaşam biçimleri kendi özgür seçimleri mi? Yoksa tüm sorunların nedeni yaşamın onlara kurduğu tuzaklar mı?