Çiy taneleri sabah güneşinde olabileceği en güzel şekilde parlıyordu. Birçok insan bu güzel doğa olayından habersiz yatağında mışıl mışıl uyuyordu belki de. Oysa Metin tam yirmi beş sabahtır bu anı yaşamanın keyfini sürüyordu. Saatler geçsin hızlıca öğlen olsun akşam olsun gecenin karanlığı sona ersin ve işte o an karanlığın usul usul aydınlığa dönüştüğü mucizevi an... İnsan nefes alıyorsa bedeninde herhangi bir zayi yoksa beyaz bir kâğıda yeniden yazmaya başlandığı an; her ne yazmak istersen yazabileceğin anın başlangıcı. Dün geride kaldı acısıyla tatlısıyla dün için yapılabilecek hiçbir şey yok işte şu an -güneşin ilk ışıkları toprağa düşerken- etraf gibi içi de aydınlanıyor insanın büyük bir gücün varlığını hissediyor o varlığın gücünden payına düşeni alıyor bedeni aklı yüreği. O güçle bugüne dair yazılabilecek en mükemmeli yazmayı tasarlıyor aklı ve yüreği...