Fotoğraf yaşam ile gerçeklik ve geçmiş ile bugün arasında doğrudan ilinti kuran bir ifade yolu olarak özellikle görüntülerin ve portrelerin birer fenomene dönüştüğü 19 yy. boyunca toplumsal bir değer olarak büyük kabul görmüştür. Kameranın gözümüzü iradi bir çerçeveye hapsettiğini dolayısıyla bunun bakışımızı tasnif eden ayrıştıran ve düzenleyen bir eyleme doğru bizi yönlendirdiğini söyleyebiliriz. Bakış; eğilimlerini ve arayışlarını bir çerçeveye taşırken mutlak surette kameranın optik gözüne gereksinim duyduğu için fotoğrafı bir yönüyle bakışın optikle yaptığı işbirliğinin bir sonucu olarak görebiliriz.
Görüntü çerçevesinin düzenleme kuralları ile sanatsal kompozisyonun tüm ilkeleri resim sanatından alınmıştır. Bu bakımdan bir çekim gerçekleştirirken fotoğrafçının tümüyle resim sanatının kurallarını göz önüne almasında yarar bulunmaktadır. Görüntü çerçevesini anlamlı göstergelerle doldurmanın bir başarı sayılabileceğini söylemek mümkün değildir. Benzer şekilde sadece resimsel ve nesnel öğelerin görüntüde etkin şekilde yer bulmasının fotoğrafı anlamlı bir konuma taşıyacağını da söyleyemeyiz.
Elinizdeki kitabın içeriğini oluşturan kompozisyon ve düzenleme kurallarını ele alırken fotoğrafın temel yapısı görüntüyü oluşturan teknik ve kurgusal düzenlemeler ve aydınlatma ilkeleriyle birlikte görüntünün anlam katmanlarını zenginleştiren sanatsal unsurlara da ayrıntılı şekilde yer verilmiştir.