Hindistan tarih boyunca gizemli ve tılsımlı bir dünyanın temsilcisi egzotik ürünleriyle zenginliğin simgesi olmuştur. Hindistan her şeyden önce bir baharat ülkesidir. Cennetten gelen bir esinti olan baharat statü ve gücün sembolü Avrupa'da kralların krallara armağanıdır.
Doğu'dan gelen kıymetli emtianın kaynağına Hindistan'a ulaşmak yüzlerce yıl Avrupalı kral ve imparatorların hayallerini süslemişti. Bunu başarıp Hindistan'a ilk ulaşanlar Portekizliler olmuştur. Ancak esas hâkimiyet daha sonra gelen İngilizler tarafından kurulmuştur. İngilizler için muazzam bir pazar insan ve hammadde kaynağı olan Hindistan yeni sahiplerinin zenginliğine zenginlik katmıştır. Bu nedenle Hindistan İngilizler tarafından dikkatle ve kıskançlıkla korunan nadide bir mücevher olarak görülmüştür.
Hindistan'a yönelik tehditleri büyümeden önlemeye çalışan İngilizler bu çerçevede Doğu Anadolu'ya kadar sokulan Ruslara karşı bir önlem olarak Fırat Nehri'nde keşif amaçlı buharlı vapur seferi düzenlemiştir. Albay Chesney idaresinde 1836 yılında gerçekleştirilen bu sefer kısa vadede istenen sonucu vermese de uzun vadede İngilizlerin Fırat havzasında bir nüfuz sahası oluşturmasına giden yolu açmıştır.