Tarihsel bellek' önemli bir ideolojik mücadele alanıdır. Eğer bir toplumun bu gününe egemen olmak istiyorsanız onun dününe egemen olmanız gerekir. Bunun için de tarihi tahrif etmek esastır. Bu geçmiş dönemin toplumuna bu günün egemenlerinin biçtiği elbiseyi giydirmektir... Yaşanmış olan olayları bu günün egemenlerinin 'ihtiyaçları' doğrultusunda 'yorumlamak' demektir... Bu durumda tarih sadece tahrif edilen bir şey değil aynı zamanda bir "fabrikasyondur".(...) Bu gerektiğinde ısmarlama bir tarih imal etmektir... Egemen sınıflar kendi sınıfsal çıkarlarına uygun bir tarih versiyonu 'imal etmeye' giriştiği anda tarihin tahrifatı da başlıyor... Böylelikle kendilerine 'yeni bir geçmiş' vehmediyorlar; sahip olduklarının sadece maddi zenginlikten ibaret olmadığını dosta-düşmana kanıtlamak istiyorlar... Egemen sınıflar kendi ihtiyaçları doğrultusunda bir 'tarih versiyonu' oluşturuyorlar ve onu topluma empoze ediyorlar. Söz konusu dayatma ve kabullendirme işinde de "devlet bilginleri' 'devlet aydınları' gerçek misyonları devleti kutsamak olan ama bunu "tarafsız bilim" adı altında sunan akademinin çok unvanlı memurları önemli roller üstleniyorlar..." O halde tarihle ilgilenmenin bir yolu daha olmalı... Gerçekten tarihle ilgilenmenin yolu tahrif edilmiş tarihi olabildiğince tahrifatın tahribinden kurtarmak olabilir. İşte bizim de bu kitapla yapmaya çalıştığımız bu...