Türkiye siyasası mevcut sorunların tartışılarak anlamlı bir odak etrafında çözümlerinin arandığı; kişilerden çok memleketin menfaatlerinin dikkate alındığı bir merci olmaktan ziyade hamasi ve popülist yaklaşımlarla ülkenin sahip olduğu her türlü birikim ve sermayenin tüketilmesi üzerine kurulmuştur. Söz konusu bu kadük yaklaşım hem merkezi hem de yerel yönetim anlayışının temel belirleyeni olarak uzun yıllar varlığını sürdürmüştür. Bu anlamıyla önce Refah Partisi ve ardından AK Parti'yle birlikte devam eden siyaset tarzı ise geleneksel siyasanın bir anlamda tersine çevrilmesi olarak okunabilir. Başka bir deyişle gücünü kelimenin en gerçek anlamıyla halktan alan bu dip dalga siyasetin temel kodlarını yeniden belirlemiş ve Türk siyasasının güç ve yetki aldığı temel aksı yeniden tanımlamıştır.
AK Parti'nin yerel yönetimler alanında gösterdiği performansın derli toplu bir şekilde anlatıldığı AK Belediyecilik kitabı geçmişin genel bir özeti olmaktan çok yerel yönetimlerdeki temel siyasi yaklaşımların gelecekteki boyutlarına dair ufuk açıcı bir tartışma sunuyor.