Atatürk'ün demokrasi tanımında karşımıza Erken-Türk uygarlığının devlet ve halk anlayışı çıkıyor: "devlet" (yani BÏL) = "halk düzeni" (yani ËB-ÏL); yani "halkçılık"; yani gerçek demokrasi.
Sahte Batı demokrasilerinde "demokrasi" kavramı asla böyle tanımlanmaz; çünkü temelindeki oligarşiyi gizlemek zorunluğu vardır. Bu nedenle gerçek "halk düzeni" (yani BÏL) söz konusu olmadığı için azınlığın yönetimindeki halkın bireylerinin de özgürlüğünden söz edilemez; ama varmış gibi yapacak bütün düzenekler kurulur.
Batı'nın sahte demokrasilerindeki "mülk"e ve "para"ya sahip "oligarşi" bu aldatmacadan beslenir. Sömürgeci Batı'nın oligarşisi demokrasi kılığına girmek bunun için de önce kendi halkını kandırmak ve bu yolda eğitmek zorundadır. Bize dayattığı kurgu tarihi ve sahte demokrasiyi sanmayınız ki kendi halkına dayatmıyor.
"Batı uygarlığı" ve "Batı demokrasisi" terimleri sömürgeciliğin ürünleri olduğu için gerçek değil sahte kavramlardır; işlevleri ise doğayı ve insanı hiçe sayan sömürgeci düzeni gizlemek ve sürdürmektir.
Bu gerçeği 1949'dan bu yana Batı'ya teslim ettiğimiz okullarımızda üniversitelerimizde öğrenim görmüş insanımızın kavraması hiç de kolay değildir. Bu nedenle en içten dileğimiz bu çalışmanın gençlerimize çocuklarımıza ve torunlarımıza ulaşmasıdır. Bu kitap onların dünyalarını bir parça olsun aydınlatabilirse ne mutlu bize!