Hayat küçük mucizelerle doluydu; bazen küçük bir kalpte bazen bir kar tanesinde bazen yıldızların arasında...
Bazen de tam yanı başımızda!
Sahip olduğum küçük mucizenin adıydı Pamir Ege. Bana bir kez gülümsediğinde tüm dertlerim yok olur geriye sadece onun sıcacık sevgisi kalırdı.
İki deli arkadaşım vardı; hep yanımda olan iki tatlı baş belası... Mucizemizin büyümesine birlikte tanık olurken onun içinde büyüyen özlemi engelleyememek en büyük korkumuzdu. Babası tarafından terk edilen bir çocuğun kırılan minik kalbi nasıl iyileşirdi?
Bir mucize bekliyordum. Geçmişte sustuklarımı duyacak oğlumun minik kalbini ısıtacak tüm yaralarımızı iyileştirecek bir mucize...
O mucize bir kar tanesinin avucuma düşmesiyle gerçekleşti. Avucuma düşen kar tanesiyle içim bahara yüz tuttu. Üzerine kar yağarken de ısınabilirmiş insan; Doruk Ataoğlu usul usul yüreğime konduğunda anladım. O tüm merhametiyle hayatımızdaki bütün boşlukları doldurabilecek kadar güçlü bir adamdı. O bizim geç gelen mucizemizdi!