oğru bir insan toplum ve değer tanımıyla içeriği doldurulmadıkça demokrasiler siyasal seçkinlerin iktisadi seçkinlerin hizmetinde olduğu bir yönetim tarzı olmaktan kurtulamaz. Çalışma boyunca demokrasiye bakışın çift kutuplu olması içeriğe ilişkin değerlerle yakından ilgilidir. Yalnızca liberalizmin savunusunu yapan Batılı hakim paradigma olumsuz bakış açısıyla paranteze alınırken halkın değerlerini iktidar mekanizmasına taşıma imkanı veren demokratik süreçlere bakış pozitiftir. Yazar her şeye rağmen sorunların çözümü için demokrasinin iyi bir başlangıç noktası olacağı umudunu muhafaza etmektedir. Çalışma siyasi partilerin demokratik işlevinin önemini göz önüne sererek servetin süreç üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar için yol gösterici küçük bir adımdır. Keza 1982 Anayasası ve Siyasi Partiler Kanunu'nun sınırlayıcı olduğu kadar antidemokratik nitelikler taşıyan hükümlerinin mukayeseli olarak incelenmesi de daha demokratik daha rekabetçi bir siyasi partiler yasasının hazırlanması ihtiyacını görünür kılacaktır.